19 Kasım 2014 Çarşamba

TAVSİYE KANALI NEDİR VE TAVSİYE MELLEĞİ KİMDİR?

Uzun zamandır arkadaşlarım, beni bu konuda soru yağmuruna tutmaktalar. Tavsiye evi neresi? Orada ne işler karıştırıyorsun? Tavsiye meleği kim? Sen ne iş yapıyorsun? Neden oradasın? Biz nasıl tavsiye meleği oluruz? ...... gibi daha birçok soru. Herkesin merakını giderecek olan cevaplar ise www.tavsiyekanali.com da gayet açık bir şekilde anlatılmış. Sabah gazetesi de bu oluşumu gayet iyi özetlemiş.






EŞYA DÖNÜŞÜM AĞI; FREECYCLE İLE İHTİYACI OLANA ULAŞTIRIN, İHTİYACINIZ OLANINI ALIN

Evinizde ya da yörenizde ne yapacağınızı bilemediğiniz ve artık boşuna yer kapladığını düşündüğünüz başkalarının da hala faydalanabileceğine inandığınız eşyalarınız varsa, ya da tam tersi ihtiyacınız olanı bulmak istiyorsanız freecycleistanbul tam da sizin aradığınızı sunuyor. Karbon ayak izimizi azaltmamıza yarayacak olan bu oluşumu detaylarıyla web sitesinden ya da facebook hesabından araştırıp takibe alabilirsiniz. Unutmayın ki sizin işinize yaramayan bir başkası için hayat kurtarıcı olabiliyor.


İyiki Doğdum

En sevdiğim ay, en sevdiğim günse hala bugün; en büyük sınavımı başarıyla vermiş olmamdandır. Ve önümdeki büyük finali verme arzusundandır. Tezimi hangi konudan seçerim bilmem ama yargıdan uzak affedicilikle bezenmiş yoğun farkındalıklı kötüye de iyiyi kabul ettiğimkadar kapılarımı açtığım bir yıl geçirmektir niyetim. Daha çooook yolm var. Yapılması ne gereken ne çok iş var. O yüzdendir ki iyiki doğmuşum ben iyiki varım. İyiki bu hayatta bu yaşamımda ve bu üç adamlayım. Kendimi ve sizi seviyorum. İyiki doğdun Burçak.

26 Mayıs 2014 Pazartesi

HAYALİME DOKUN

Tam da ''neden varım'' derken ve ''ne istiyorum'' diye düşünürken ''HAYALİME DOKUN'' da buldum kendimi.Hiçbir şey tesatüf değil miydi? Orada olmam mı gerekliydi bilmem ama evrene yolladığım soruların cevabını Banu Tozluyurt sunumuyla ''Pozitif Kadın Konferansı'' nı dinleyerek bulmaya çalıştım. Çok da iyi geldi. Sunum sırasında yaptığımız çarpıcı uygulamalar ve izlediğimiz videolar sonunda sorumun cevabını gayet net bir şekilde buldum ben. Belki sizin de kafanızda aynı sorular vardır. Belki birşey yapmak istiyor ve ne yapacağınızı bilemiyorsunuzdur diye, sizlerle de paylaşmak istedim.
Video 1 Susan Boyle
Video 2 Nick Vujicic

Banu Tozluyurt şöyle diyor;
"Hayatta farklı birşey yapmak isteyip de yapamayan hiç kimse mutlu değildir." Ya da bu cümleyi olumlu hale getirelim: "Hayatta yapmak istediği ve sevdiği işi yapan herkes mutludur!" Bazen benden koçluk alan veya eğitimlerime katılan annelerin, haklarının ve kaynaklarının yeterince farkında olmadıklarını görüyorum.
Bazı anneler, ailesini geçindirmek için hiç sevmedikleri işlerine devam etmek zorunda kalırken, bazısı çalışıp üretmek istediği halde, evde çocuğuna bakmak durumda kalıyor. Evinde, kendisini ailesine adayarak geçirmek istediği halde, sırf başkalarının gözünde "çalışan kadın" olmak amacıyla çalışma yaşamında olanlar var. Bazen de neyi hayal ettiğini, yaşam hedefini, nasıl bir işte çalışmak istediğini ve yeteneklerini bilemediği için kendini kaybolmuş ve çok geç kalmış hissediyorlar.


Anne kendini mutlu etmedikçe, çocuğunu da sağlıklı ve mutlu yetiştirmesi, onu dinleyebilmesi, zaman ayırması ve saygı gösterebilmesi oldukça zor. Önemli olan bizi neyin mutlu ettiğini bulmak ve bunun peşinden gidebilmek.

“HAYALİME DOKUN”- Pozitif Kadın Zirvesi’nde, ülkemizde yaşayan farklı eğitim ve gelir seviyesindeki kadınların hayattan beklentilerine ve hayallerine yönelik farkındalık kazandırmak ve mevcut durumlarını irdeleyerek, kendilerine bir yol haritası çıkarmalarını sağlamak amaçlanıyor.

Yaşam amacımı bulamıyorum, bir vizyona ihtiyacım var!
Kendimi daha değerli ve önemli hissetmek istiyorum!
Anne oldum, işi bıraktım ama evden çalışmak istiyorum, ne yapabilirim?
Yıllar önce iyi bir üniversiteden mezun oldum ama hiç çalışmadım, şimdi iş hayatına başlamaya korkuyorum!
İş arıyorum, bulamıyorum, acaba yanlış bir şey mi yapıyorum?
İşyerinde hep kendi işimi yaptığımı hayal ediyorum, ama nasıl yapacağımı bilmiyorum!

8 Mayıs 2014 Perşembe

Bebeklik Elbiseniz Duruyor mu?

Anneciğim saklamış sağolsun, el örgüsü pembe elbisemi. Ben de saklıyorum oğullarımın en sevdiğim cicilerini. Ama baza altında saklamak istemeyince oğluşumun 40 günlükken giydiği kot ceketiyle kendi pembe elbisemi kombin yapıp astım duvara. Bir sonraki hedefim toz almasın yıpranmasınlar diye derin bir çerçeveye yerleştirmek olsun. Bu da size fikir olsun.

Değerlendireyim Dedim, Tasarım Eteğim Çıktı Ortaya

Uzun zamandır giymediğiniz ama kimselere de vermeye kıyamadığınız uzun bir elbiseniz/eteğiniz ve de eskimiş bir kot pantalonunuz varsa benim de bir fikrim var. İkisini birleştirin.  Evet aynen fotoğraftaki gibi olsun diye, aldım fırfırlı elbisemi ve eski kotumu tuttum terzimin yolunu. Vee aşağıdaki tasarım etek çıktı ortaya. Her üzerimde gören sorunca, galiba eklemeliyim bloğa dedim.  Eeeeee fikir benden,
gerisi terzinizin maharetli ellerine kalmış.

Anneannemden Bana Benden Gelinlere Yadigar

Anneanneciğimden tarafıma verilmek üzere emanet edilmiş 3 sarı Osmanlı Lirası. Çocukken takmışlar fesine, boynundaki kurdelesine. Nelere şahitlik etmişler kim bilir daha nelere edeceklerini de Allah bilir. Öylece hatıra diye saklanırlarken minik bir mücevher kutusunda, birden kuyumcuda buldular kendilerini. Biri anneler günü için anneciğim parmağına yüzük diye hazırlandı diğerleri benim için kolye yüzük takımı oldular. Maddi değerini bilemem, hiç de araştırmadım. Ama manevi anlamı paha biçilmez.  Şimdi benim de gelinlerime bırakacak paha biçilmezlerim var.
Sizin de varsa eskilerden yadigarlarınız belki ufak bir fikir olur diye paylaşayım istedim.

5 Ekim 2012 Cuma

BEN BÖYLE HAYAL ETMEDİM

Can oğlum daha yokken, hamile bile değilken, ona hamile kalmayı hayal ettim ben. Oğlum olacağını adının Can olacağını, onu dünyaya getirdiğim anı ve neler hissedeceğimi, onu ilk kucaklayışımı ilk bakışını ilk kokusunu ve onu ilk emzirdiğim anı hayal ettim. Onun ilk mamaya geçişini, kaşığı eliyle  itmesini, mamayı püskürtmesini ve ikimizin de buna güldüğünü hayal ettim. İlk agu deyişini, bana gülüşünü ilk adım atışını görmeyi hayal ettim. Bana anne diyeceği günü hayal ettim. İlk saç traşını yaptırmayı, ilk doğumgününü ilk pastasını hayal ettim. İlk kaydıraktan kayışını, salıncakta sallamayı, babasıyla kumdan kale yapmasını hayal ettim. Oyun hamurundan ecüş bücüş birşeyler yapmasını '' bak anne ne yaptım'' demesini hayal ettim. İlk dişinin çıkışını ve bunu herkese müjdelemeyi hayal ettim. Anaokuluna başlamasını, birsürü arkadaşı olmasını hep oyun oynamasını, hep gülmesini, mutlu olmasını ama hep mutlu olmasını hayal ettim. Bir kardeşi olmasını ve adının Efe olmasını, Can'ım kardeşim diye ona sarılmasını hayal ettim. Efe'nin gelişiyle daha da eğlenceli bir hayatımızın olacağını hayal ettim ben.

Bir annenin hayalini çalmaya, hayallerindeki başrol oyuncularını almaya hangi makamın heangi devlet adamının gücü yeterdi ki? Ama çalıyorlar çalmaya da devam ediyorlar. Bilinizki bu annelerin eli o çocukların da vebali bir gün yakanıza yapışacaktır.

Ben yine de bu olumsuzluklara rağmen, iki oğlumun da büyüdüklerinde aslanlar gibi birer delikanlı olacağını ve ergen ve en kalın sesleriyle '' anne evde ne yemek var'' diye sorduklarını hayal edeceğim.

Korkunun tek düşmanı umutsa eğer, umut etmeye de devam edeceğim. Sadece BARIŞ'ın olacağını, hiçbir annenin babanın evlatsız, hiçbir evladın da annesiz babasız kalmayacağını umut edeceğim.

1 Haziran 2012 Cuma

OYUN ODASI GERÇEĞİ

Sabah kahvaltısındayız. Her sabah olduğu gibi Can Bey aheste aheste mutfakta kahvaltısını yapıyor. İçinde Pizza kulesinin gösterildiği bir çizgifilm var televizyonda.
Ben Can’a soruyorum:  “Pizza kulesi nerede Can?” 
Can:       “İtalya’da”
Ben:      “Belki hepberaber birgün gideriz İtalya’ya, hem pizza kulesini de görürüz.”
Can gözlerini kocaman açıp, yüzünü bana iyice yaklaştırıp, en şirin ve en şapşal bakışıyla, ağzı kulaklarında dedi ki;
“Orda oyun odası var mıdır?
Bir an durdum ve kahkahayı patlatıverdim.  Sonra içimde yine aynı endişe ve korku,  ya çocuğumun 5,5 yaşında 1. Sınıfa başlamasına engel olamazsam.  Daha tek düşündüğü şey oyun olan 5,5 yaşındaki oğlumu nasıl olurda bu olaya dahil ederim? Umarım korktuğum başıma gelmez umarım bu yasayı çıkaranlar biraz insafa gelirler de bu işi veli insiyatifine bırakırlar. Ben kendi adıma Can için elimden geleni yapacağım..

http://imzakampanyam.com/ilkokul-icin-5bucuk-cok-erken-2-imza-kampanyasi

29 Mayıs 2012 Salı

Uyku Sorunu İçin Kitap Tavsiyesi: "İyi Uykular Tatlı Rüyalar"


Eğer bebeğinizin ya da çocuğunuzun uyku sorunu varsa ve artık gücünüz tükendiyse,  http://www.uykumelegi.com/  sitesini ziyaret etmenizi öneririm. Ben bu sitede tavsiye edilen kitabı henüz okumaya başladım. Yeni yeni uygulamaları tatbik etmeye çalışıyorum. Başarılı oluyor gibi. Bence mutlaka bu kitabı edinmelisiniz.


İlkokul İçin 5 Buçuk Çok Erken İmza Kampanyası

Blogcu Anne diyor ki;

Ebeveynler olarak, çocuklarımızın etrafında bir araya gelip bir şey yapmanın zamanı gelmişti.Begüm Doğantan‘ın önderliğinde, aynı kaygıları paylaşan başka anneler olarak biraraya geldik. Ve hazırladığımız bildirgeyi imzaya açtık: İlkokul için 5 Buçuk Çok Erken

http://blogcuanne.com/2012/05/28/ilkokul-icin-5-bucuk-cok-erken-imza-kampanyasi/#more-20147

http://imzakampanyam.com/ilkokul-icin-5bucuk-cok-erken-2-imza-kampanyasi

Çocuklarınıza Kahvaltı Önerisi


Can kahvaltıyı zor yapan çocuklardan. Ona kahvaltıyı sevdirmek için aradabir değişik yöntemler deniyorum. Bu sefer bulduğum yöntem tuttu. Sizinle de paylaşayım istedim. Küçük kanepeler hazırladım Can’a . Ortalarına kürdan batırarak sevdiği tabağın içinde yanında süt ile beraber beyenisine sundum küçük beyimizin. Pek hoşuna gitti. Tabakta birşey kalmadı. Tabi salam sürekli yedirmiyorum. Sadece ilk denemeyi cazip kılmak adına böyle yaptım. Bazen bal sürüyorum ekmeğine bazen, peynir. Ama zeytini hala yedirmeyi başaramadım. Bir önerisi olan varsa yazsın lütfen.

Yeniden Çocuk Olsam : Kırmızı Rugan Papuçlar


Yeniden çocuk olsam. Annem beni ayakkabıcıya götüreceğini söylediğinde o anı hevesle beklesem. Kırmızı kurdeleli  bilekten bağlı rugan papuçları hayal etsem. Sürekli anneme “ne zaman gideceğiz, az mı kaldı?” gibi sorular sorsam. Yeni ayakkabılarımı ilk giydiğimde ki mutluluğu yaşasam. Rüyamda ayakkabımın yok olduğunu görsem, ama uyanınca başucumda bulsam. Yeniden çocuk olsam. Ayakkabılarımı, parlak kırmızı ruganlarımı masanın üzerine koyup saatlerce seyretsem. Gidip gelip baksam, ayağıma bir giyip bir çıkarsam. Bir tarafı çizilmiş mi diye endişelensem. Tek derdim bu olsa..
Oğlumun çok istediği futbol ayakkabılarını aldığımda onun yüzündeki ifadeyi görünce böyle hissettim ben. Can gibi hissetmek , tekrar çocuk olmak istedim.
Mağzada giydi ayakkabılarını ve çıkarmak istemedi. Eve geldiğimizde altını sildirdi evde de giydi. Sonra tahmin edileceği gibi ayakkabıları başucuna koyup uykuya daldı.  Ve sabah kalkınca ilk iş onları ayağına giymek oldu. Tabi ki okula bu ayakkabılarla gidilip, herkese gösterildi....
İçimizdeki çocuğun hep bizimle kalması dileğiyle...

25 Mayıs 2012 Cuma

Anne hadi ağaç dikelim...

Yaz kış farketmez, yediğimiz meyvelerin çekirdeklerini biriktiriyorum ben. Sonra ne mi yapıyorum onları? Can oğlumla alıyoruz elimize iki küçük kürek sitenin bahçesinde keşfe çıkıyoruz. Bulduğumuz boş alanları kazıp yerleştiriyoruz toprağa meyve çekirdeklerini. Can nasıl mutlu. "Bunlar ağaç olacak değil mi anne?" diyor. Can mutlu ben mutlu tabiat ana daha mutlu :))

Siz Ölünce Ben Yalnız mı Kalıcam?

5 yaşındaki Can oğluma bir akşam uyku öncesi rutinleri tekrarladıktan sonra “iyi geceler sabah güneş açınca görüşürüz seni seviyorum dedim” ve o da bana ” anne ben ölmek istemiyorum, sen ölecek misin babam ölecek mi, siz ölürseniz ben yalnız mı kalıcam?" diye sordu. Duvara toslamış gibi hissettim. Nasıl geçiştirdiğimi anlatamam. Sabah ilk iş okul pedegogu Zeynep Hanım’dan randevu almak oldu. 


Bir panikle akşam olanları kendisine anlattım. Ve yorumu şu oldu: 
Bu yaştaki çocuğa ölümü artık nefes alamayacak, yürüyemeyecek oyun oynayamayacak, yemek yiyemeyecek olarak anlatmalısın dedi. Fakat 5 yaşındaki çocuğa annesinin ve babasının ölmeyeceğinin garantisini vermek zorundasın dedi. “Ben ve baban ölmeyecek çoook uzun yıllar senin yanında olacağız biz” demelisin dedi. Ölümü seyehatle sakın ilişkilendirme yani “o öldü artık çok uzaklara gitti, seyehate çıktı” demeyecekmişiz, yoksa çocuk baba ya da anne iş için her gittiklerinde kavram karmaşası yaşayıp olay çıkarırmış. Ayrıca ölümü uykuyla da eşleştirmemek gerekiyormuş. O öldü uzun bir uykuya daldı dememeliymişiz. Öyle olunca da çocuk uyumayı reddedebiliyormuş.. Neyse uzun lafın kısası Can’a ölmeyeceğimin garantisini verince çok rahatladı. Artık sormuyor. Ama benim dileğim de bu. Can’ım ve Efe’mle uzun yıllar yaşamak. Siz de çocuklarınızla uzuuun yıllar yaşayın dilerim. Sevgiler…

Ekonomik Bebek Kıyafeti ve Eşyaları Mağazası (DEMSTOCK)

Bebeğinize hem kaliteli ürünler alıp hem uygun fiyat ödemek istiyorsanız, benim Can oğlumun doğuşuyla keşfettiğim Demstock Kozyatağı mağzasından sizleri de haberdar etmek isterim. Mothercare markasının seri sonu ürünlerini burada bulmanız mümkün. Bebek mobilyası, puset, mama sandalyesi, küvet, oyun parkı bulmak mümkün. Kalite tartışılmaz. Hamile kıyafetlerimin de çoğunu buradan almıştım ben. Ben çok faydalandım hala da faydalanmaktayım bu mağazadan.
Eğer ilgilenirseniz aşağıdaki adresten iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz.

Demstock Kozyatağı+90 216 464 66 25
Demstock Optimum+90 0216 664 11 50
Demstock Şaşkınbakkal+90 216 360 76 41
Demstock Forum Ankara+90 312 578 08 05
http://www.demsagroup.com/demstock/magazalar.aspx

Anne Olmak : Minicik iki kalp beni seviyor.

Anne olmanın çok zor olduğunu düşünenlerdenim. Anne olamak demek, kalpte hep bir sızı hep bir endişe taşımak demek. Anne olmak paranoyak olmak :) Daha beşikteyken "ayyy ben bunları nasıl askere gönderecem" demek.
Ama size sarılan minicik ellerle ve sevgi sözcükleriyle dünyanın en şanslı kadını yapar insanı anne olmak. En güzeli büyüdüklerini görebilmek ve sizden uzun boylu olacak zamanlarını hayal ederken tebessüm etmek. Anne olmak zor, ama aynı zamanda bir lütuf.